DİL BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN
Atatürk’ü gelmiş geçmiş önderler arasında farklı ve değerli kılan özelliklerinden biri de dil bilincidir. Dil üzerine çok okumuş, dil düşünce ilişkisini her fırsatta vurgulamıştır. 1930 yılında Sadri Maksudi Arsal’ın “Türk Dili İçin” adlı kitabına şunları yazmıştır:
“Ulusal duygu ile dil arasındaki bağ çok güçlüdür. Dilin ulusal ve zengin olması ulusal duygunun gelişmesinde başlıca etkendir. Türk dili dillerin en zenginlerindendir. Yeter ki dil, bilinçle işlensin. Ülkesini yüksek bağımsızlığını korumasın bilen Türk ulusu, dilini de yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmalıdır.”
2 Temmuz 1932’de başlayan ve 11 Temmuz’da sona eren “Birinci Türk Tarih Kongresi” nin ertesi günü, Çankaya’da dil bilimcilerin de katıldığı toplantı sonunda Atatürk, ”Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti gibi bir de ona kardeş bir dil cemiyeti kuralım. Adı Türk Dili Tetkik Cemiyeti olsun.” talimatını verir.
Cemiyet, aynı gün 12 Temmuz 1932’de kurulur. Cemiyetin kurucuları arasında milletvekili ve dönemin tanınmış edebiyatçıları, Samih Rifat (Başkan), Ruşen Eşref Ünaydın, Celal Sahir Erozan ve Yakup Kadri Karaosmanoğlu gibi isimler yer alrı. Amaçlarını, “Türk dilinin öz güzelliğini ve zenginliğini meydana çıkarmak, onu yeryüzü dilleri arasında değerine yaraşır yüksekliğe eriştirmek.” olarak ilan eden Cemiyet, 26 Eylül – 5 Ekim 1932 tarihleri arasında Dolmabahçe Sarayı’nda Birinci Türk Dili Kurultayı’nı toplar.
İlk kurultayın açılışı, 27 Eylül tarihli Vakit gazetesinde şöyle yer alır:
“Saat 14.00…Herkes yerinde idi. Biraz sonra Türk’ün büyük mürşidi Gazi Hazretleri, yanlarında Büyük Millet Meclisi Reisi Kazım Paşa, Maarif Vekili Reşit Galip Bey, Fethi Bey, Ordu müfettişlerinden Fahrettin, Ali Sait paşalar, kumandanlardan Şükrü Naili, Salih Paşalar olduğu halde salona dahil oldular. Bu esnada şehir bandosu, İstiklal Marşı’nı terennüm etmeye başladı.”
Dil bilimcilerin yanı sıra yazarların, her meslekten aydınların, halk temsilcilerinin katıldığı kurultayda çalışma kolları kurulur. Cemiyet, 1934’te yapılan kurultayda “Türk Dili Araştırma Kurumu” adını alır, 1936’daki kurultayda ise adı, bugünkü “Türk Dil Kurumu” olarak değiştirilir.
Türk Dil Kurumu 90 yıl önce, çok sayıda bilim adamı, gazeteci, yazar, devlet adamı ve sanatçı gibi önemli meslek gruplarını topladığı Türk Dili Kurultayı’nda Türkçenin önemini vurgulamak için 26 Eylül gününü “Dil Bayramı” ilan eder.
Dil çalışmalarıyla tanınan öykü ve roman yazarı Feyza Hepçilingirler, bir makalesinde Türk Dil Kurumu ile ilgili şu değerlendirmeyi yapar:
“Atatürk’ün kurduğu, Türk Dil Kurumu, ona düşmanca tavır alanların gözünde bile saygın bir kurumdu; önerdiği sözcükler dikkate alınır, benimsenmesi, tutunması için hemen kullanılmaya çalışılırdı. Ertesi günden başlayarak gazeteciler haberlerini, şairler, yazarlar şiirlerini, öykülerini o sözcüklere özellikle yer vererek yazmaya çaba gösterirlerdi.”
Atatürk, vefatından kısa süre önce yazdığı vasiyetname ile mal varlığını Türk Dil Kurumu ile Türk Tarih Kurumuna bırakır. Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu, 1982 Anayasası ile oluşturulan ”Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’ ‘na bağlanır.
Türkçeye verilmesi gereken önemi işaret eden Türk Dil Bayramı, 90 yıldan beri kutlanmaktadır.
Dilimizin, yani ulusal kimliğimizin bayramı olan bu günde başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Türkçemize emek verenleri saygı ve minnetle anıyoruz.
Dil Bayramımız kutlu olsun.
ÇUKUROVA SANAT GİRİŞİMİ